Hareketin olmadığı hiçbir varlık yoktur şu kâinatta. Çakıl taşından galaksilere kadar her şey bir hareket ve deveran hâlindedir. Canlı olsun cansız olsun her bir varlık, durursa yok olacağının farkındadır. İşte bu yüzden tabiat boşluk kabul etmez derler. Zira boşluk, yokluktur…
Uçsuz bucaksız kâinatta nasıl ki boşluğa yer yoksa Müslümanların hayatında da boşluğa, durağanlığa yer yoktur. Çünkü boş duran Müslüman nefsinin arzu ve isteklerine karşı koyamaz; şeytanın tuzaklarına düşmekten kurtulamaz. Bundan dolayıdır ki Yüce Allah, “Bir işi bitirdiğinde hemen başka bir işe koyul” (İnşirâh, 94/7) buyurarak Peygamberine ve onun nezdinde bütün insanlığa, zamanın aktif bir şekilde kullanılması ve boşluğa/tembelliğe fırsat verilmemesi gerektiğine dikkat çekmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.) de, “İki nimet vardır ki insanların çoğu bu nimetlerin kadrini bilmeyip aldanmıştır: sıhhat ve boş vakit.” (Buhârî, Rikâk, 1) buyurarak zamanın kıymetinin bilinmesini istemiştir.
Yeryüzünde Allah’ın halifesi olarak görevlendirilen ve dünyayı imar ile memur olan bizlerin, bu vazifeleri layıkıyla yerine getirebilmemiz için zamanı en ideal şekilde kullanmamız gerekir.