Az yemekte, bilhassa açlık ve oruçta on güzel haslet vardır.
- Açlıkta kalp safâsı ve hâfıza kuvveti; toklukta ise ahmaklık ve unutkanlık olur.
- Açlıkta kalp rikkati olur; duâ ve ibâdetlerden haz ve feyz alınır. Toklukta ise kalp katı olur ve ibâdetten zevk hâsıl olmaz.
- Açlıkta gönül yumuşaklığı, inkisar ve tevâzû; toklukta ise taşkınlık, gurur, kibir ve övünme olur.
- Açlıkta fakir ve açlar düşünülür. Toklukta ise bunlar unutulur, düşünülmez olur.
- Açlıkta şehevî ve nefsânî istek ve arzular kırılır. Toklukta ise nefs-i emmâre kuvvet bulur.
- Açlıkta vücut zinde ve uyanık bir hâldedir. Toklukta ise uyku ve gaflet ağır basar.
- Açlıkta ibâdet ve kulluğa devam etmek kolaydır. Toklukta ise tembellik ve gevşeklik olur.
- Açlıkta beden sıhhatli olur. Toklukta ise vücut yıpranır ve hasta olur.
- Açlıkta bedende hafiflik ve ferahlık; toklukta ise ağırlık ve atâlet olur.
- Açlıkta sadaka vermeye, îsar ve infâka şevk gelir. Bu da, kulu kıyâmet gününün dehşetli sıcağında serin bir gölgeliğe nâil kılar. Toklukta ise, ya cimrilik ya da müsriflik ortaya çıkar. Bu da kulu mânen helâk eder.
Yani tokluk, nefsânî arzuları tahrîk ederken; açlık, -aşırıya kaçmadıkça- tefekkür ve tehassüs melekesini güçlendirir.
Hâsılı oruç, insanın her bakımdan sıhhatli olmasını sağlar. Nitekim Allah Rasûlü -sallâllahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurur:
“Oruç tutunuz ki, (madden ve mânen) sıhhat bulasınız!” (Heysemî, III, 179)
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Din İslâm, Erkam Yayınları