“İnsanlara merhamet etmeyene, Allah da merhamet etmez.”
İnsanı, insan yapan ve onu diğer varlıklardan farklı kılan birtakım erdemler vardır. Bunlardan birisi de merhamettir.
Merhamet: Acıma, esirgeme, koruma, sevgi gösterme, yardım etme, insanı başkalarına iyilik yapmaya yönlendiren acıma duygusuna denir.
Merhamet, katı kalpleri yumuşatan, nefreti sevgiye dönüştüren, düşmanlığı kardeş
liğe çeviren ulvi bir duygudur ki rahman ve rahim olan Allah’ın, insanın fıtratına koyduğu güzel bir haslettir.
Allah’u Teala, bizlere merhametli olmayı tavsiye etmiş ve biz müminlerin bir özelliği de merhametli olmak olduğunu Kur’an-ı Kerim’de haber vermiştir. Nitekim yüce Mevla, “Onlar kendi aralarında gayet merhametlidirler.” (Fetih 48,49) ayeti kerimesi ile buna vurgu yapmaktadır.
Her güzel hasletin örnek şahsiyeti sevgili Peygamberimiz de hayatının her safhasında ve alanında merhametli olmuş, insanlığa da bu hususta örnek ve rehber olmuştur. “Benim on çocuğum var, bunlardan hiçbirini öpmüş değilim” diyen kişiye “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz” diyen Hz. Peygamber’in merhameti, çocuklarını diri diri toprağa gömen kimselerin katı yüreklerini bile yumuşatmış, cahiliye toplumunun taş bağlayan kalpleri o’nun merhameti karşısında güneşin buzu erittiği gibi erimiştir.