İlâhî kitapların sonuncusu olan Kur’ân-ı Kerîm, önceki bütün kitapları neshetmiş, yani hükmünü ortadan kaldırmıştır. Esasen zamanın seyri içinde hem değişen ve gelişen beşerî ihtiyaçlar hem de gaflet ve nefsâniyet erbâbının o kitaplara müdâhale ve tahrifleri de bunu gerekli kılmıştır.
Kuran nedir? Kuranı Kerim’in özellikleri nelerdir?
Kur’an, Hz. Muhammed (a.s.)’a indirilen vahiylerin toplandığı kitabın adıdır. Bu isim Kur’an’da da kullanılmıştır.
” … Bu bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır …. “[1]
Kur’an sözlükte; çok okunan, tekrar tekrar okunan demektir. Bir başka tanıma göre de Kur’an, Hz. Peygamber Efendimize vahyedilmiş bulunan, mushaflara yazılmış, birçok kişi tarafından bize nakledilmiş, okunması ibadet olan ve kendine has özellikleri içeren Allah’ın sözlerine denir.
Bu tanımdan yola çıkarak Kur’an’ın bazı özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
- Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimize indirilen ilahî bir kelamdır. Bu ifadeyle ona hiçbir beşer sözünün karışmadığı vurgulanmaktadır.
“(Kur’an) rahmân ve rahîm olan Allah katından indirilmiştir.”[2]
“(Rasûlüm!) İşte böylece sana bu Kitabı indirdik. Onun için, kendilerine kitap verdiklerimiz ona iman ediyorlar.”[3]
“Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah’tan başka şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın.”[4]
“Andolsun ki sana apaçık âyetler indirdik. (Ey Muhammed!) Onları ancak fasıklar inkâr eder.”[5]
“(Rasûlüm!) Kur’an’ı sana biz, evet biz indirdik.”[6]
Hazreti Peygamber Efendimize ilk vahiy 40 yaşlarında gelmiş ve yaklaşık 23 yıl sürmüştür. Bu 23 yılın 13 yılı Mekke’de 10 yılı ise Medine’de geçmiştir.
- Kur’an’ın okunması ibadettir. Kur’an-ı Kerim okumanın bir ibadet sayılması, dünyanın neresinde olursa olsun her müslümanın Kur’an’ı yüzünden okumak ve öğrenmek için büyük bir çaba içerisine girmesine katkıda bulunmuştur. Ancak şurası da unutulmamalıdır ki, sadece yüzünden veya ezbere okumak değil, manasını da anlama ve öğrenme yolunda çaba sarf edilmelidir. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’i namazlarda kıyamda okumak da namazın farzlarındandır.
Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır:
İbni Mes’ûd radıyallahu anh‘den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kim Kur’ân-ı Kerîm’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir.”[7]
- Kur’an, Mushaflarda yazılmıştır. Hazreti Peygamberimizin sağlığında Kur’an bir kitap haline getirilmemişti. Çünkü vahiy inmeye devam ediyordu. O’nun vefatından hemen sonra Hazreti Ömer’in teklifiyle ilk halife Hazreti Ebu Bekir döneminde Kur’an kitap haline getirildi. Kur’an’ın kitap haline getirilmiş şekline “Mushaf” Kur’an sadece bu mushafta yazılmış olanlardır. Hazreti Peygamberimizin sözleri olan hadisler ise vahiy ürünü olsalar da Kur’an sayılmazlar.
- Kur’an Arapçadır. Kur’an’ın başka dillerdeki tercümeleri Kur’an sayılmazlar. Hiçbir tercüme aslın yerini tutamaz
Nitekim Allah Teâla bir ayeti kerimede şöyle buyurur:
“(Rasûlüm!) Biz onu böylece Arapça bir Kur’an olarak indirdik ve onda ikazları tekrar tekrar açıkladık. Umulur ki onlar (bu sayede günahtan) korunurlar yahut da o (Kur’an) kendileri için bir ibret ortaya koyar.”[8]
- Kur’an tevatüren nakledilmiştir. Kur’an-ı Kerim Hz. Peygamber’e indiği günden bugüne kadar herhangi bir değişikliğe uğramadan bir çok kişi tarafından aktarılarak gelmiştir. Onun Allah sözü olduğu ve onda hiçbir değişikliğin olmadığının bir başka kanıtı da budur.
- Kur’an Allah tarafından korunmaktadır ve onda hiçbir değişiklik yoktur. Dünyanın her yerinde bulunan ve okunan milyonlarca Kur’an Allah’tan geldiği gibi orijinal haliyle korunmaktadır. Çünkü onun korumasını Allah Teâla üstlenmiştir;
“Kur’an’ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.”[9]
Dipnotlar:
[1] Yasin, 69
[2] Fussilet, 2
[3] Ankebut, 47
[4] Bakara, 23
[5] Bakara, 99
[6] İnsan, 23
[7] Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 16
[8] Taha, 113
[9] Hicr, 9